4 Kasım 2007 Pazar

TÜRK ROMANI - 1

Türk romanı ile ilgili tartışmaların yapıldığını görüyor ve şahit oluyoruz. Bu tartışmalar edebiyat dergilerine ve gazetelere yansırken, roman ve roman tekniği ile ilgili kitaplar yazılıyor ve bu kitapların yayınında da artış gözleniyor. Romana karşı azımsanmayacak bir ilgiden söz edebiliriz.
Romanımız, ortaya konan eserlere bakıldığında, Türk romanının bulunduğu yerin henüz iyi bir yerde veya başarılı olmadığı söylense de son yıllarda Türk romanında yayın açısından bir patlama olduğu da bir gerçektir. Hem eleştirel hem de yayın açısından Türk romanı üzerine çoğalan edebi yazılar Türk romanının iyi bir seviyede olduğu gibi bir fikri bizlere empoze etmese de en azından bu alanda önemli ölçüde ilginin var olduğu gerçeğini görmekteyiz. Aslında bu fikrimizi romancılarımız da doğrular mahiyette görüşlerini ileri sürmekte ve “romanımızın batı romanı ile boy ölçüşebileceği” gibi bir düşünce içinde oldukları görülmekte diğer yanda da “Türk romanı yoktur” gibi fikirler de ileri sürülmektedir.
Gerçekten öyle mi?
Yani Türk romanı yok mu?
Türk romanının olup olmadığı yolundaki kanaatlerimizi belirtmeden önce Türk romanının seviyesini göstermeye neden teşkil eden; romanımızın neden başarılı değil fikrine bakmamız icap ediyor.
Romanımızın başarısı ile ilgili genel olarak iki görüş mevcuttur. Birincisi, roman konusunda ilişkilerimizi batıya bağlamak… Yani roman yazımında, tekniğinde ve konusunda batının ne yaptığı, neden ve nasıl başarılı olduğu yönündeki düşüncelerdir. Daima ilk örnek gibi önümüzde bir model bulunmakta ve romanımızın başarısı veya başarısızlığı hep buna bağlanmaktadır. İkincisi ise kendi romanımız başka ülkelerin romanı örnek alınmadan kendimize göre ve kendimizi en iyi şekilde anlatabilecek romanların yazılabilmesidir gibi görüşler…
Türk romanının başarısını batı romanı ilişkilerine bağlayanların düşünceleri açıktır. Türk romanı, batı romanı etkisinde gelişmeye çalışıyor fakat bir türlü gelişemiyor, ilerleyemiyor. Türk romanı üzerine bazı romancılarımızla görüşmüştüm. Gerek bu görüşmelerde yaptığım söyleşiler ve gerekse roman üzerine yazılan eleştirilerde dikkatimizi çeken bazı düşünceleri aktarmak sanırım bu konuya biraz açıklık getirecektir. Prof. Dr. Sayın Durali Yılmaz’ın roman için: “19.yy. batı romanını yakalama şansı yoktur.” Diyor Bunu Sayın Afat Ilgaz hanıma sorduğumda olumsuz bir şekilde tepki göstererek şunları söylüyordu: “Bizim romanımızın batı romanı ile ilişkisinin ne anlamı. Biz kendi romanımızı yapmalıyız, yazmalıyız. Türk romanını ortaya koymalıyız. Bizim düşüncelerimiz, inançlarımız farklı…” Afet hanımın dediği gibi romanımız batı romanı ile kıyaslanmalıydı?
Batı romanı ebetteki göz ardı edilemez. Tekniği olsun, üslubu ve anlatımı olsun dikkate değer bulunmalıdır. Batı romanının incelenmesi bir zaruret olarak görülmelidir ama Türk romanı da kendi temelleri üzerinde gelişmelidir ve gelişmeye de devam edecektir.Önemli olan kendi insanımızı iyi bir şekilde anlatabilmektir.Kendi kaynağımıza yöneldiğimizde muhakkak en güzel romanlar ortaya çıkacaktır.
Devam edecek..