Duygu ve düşünceleri bir yerden başka bir yere, bir zihinden başka bir zihine aktarmanın aracı dil; dilin kaynağı ise kelimelerdir. Bir duygu ve düşünceyi sözlü veya yazılı olarak ifade etmenin aracı da cümlelerdir. Dil o kadar önemlidir ki sizin düşünmediğinizi, anlatmadığınızı başkaları bir bakıma sizin yerinize düşünür ve anlatır. Başkalarının etkili sizin yerinize etkili olabilmesi de sizin anlatma kabiliyetinize bağlıdır. Dil hususunda siz ne kadar başarısız olursanız başkaları da bir o kadar başarılı olabilirler. Bu bakımdan cümleleri iyi kurmak lazımdır. Ancak bu da yetmez cümleleri iyi kurmak kadar kelimeleri de iyi bilmek gerekir. Kelimeleri iyi bilirseniz onlara iyi anlamlar katabilirsiniz.
Dilin insan hayatiyeti açısından ne kadar önemli olduğunu sanırım hepimiz biliriz. Ama bunu daha da iyi bilenler muhakkak vardır. Derdini anlatmak isteyip de anlatamayanlar kadar haklı oldukları halde haksız duruma düşenlere de dil özürlü mü desek ve yahut ta karşı tarafın lafazanlığı nedenine mi bağlasak…!
Dilin akışı nedeniyle konuşmalar bir anlam kazansa da hızlı veya kontrolsüz konuşma nedeniyle ya hataya düşmek kaçınılmazdır. Bir de konuşma dili ile düşünme dili arasında farklılıklar olduğunu unutmamak gerekir. Çoğu yazarlar konuşmalarını yazılarına aktarmada mahirdirler. Yani yazıyı okuduğunuz da yazanın sahibi tanıyorsanız aynı konuşma üslubuna şahit olabilirsiniz. Bunu pek çok yazar rahatlıkla başarabilir. Ancak yine de konuşma dili ile yazma dilinin gayet tabii olarak farklı olabileceğini düşünüyor ve savunuyorum. Zira yazma dili konuşma diline nispetle daha edebi bir nitelik ve üslupla karşımıza çıkabilir. Yine aynı şekilde bilimsel konularda farklılıklar ortaya çıkar. Sözlü anlatım ile yazılı anlatım arasında farklılıklar da vardır. Bu farklılıklardan birisi konuşmadaki savrukluktur. Ancak yazmada bir insanın böyle bir lüksü yoktur. Eğer düşünerek konuşmayı denemek gerekirse o zaman da insanın konuşmasında bir monotonluk kadar akıcılık da ortadan kaybolur.
Yazmada ve konuşmada önemli bir husus vardır o da söylenmek istenilenin iyi bir cümle yapısıyla anlatılabilmesidir. Bu husus yazılı anlatımda kolay olabilir ancak sözlü anlatımda her insan için bunu söyleyemeyiz. Çok kitap okuyan, dikkatli, kelimelere, konuşma kurallarına açıkçası Türkçeye hassasiyeti olan veya bununu kendine ilke edinmiş kişiler, konuşma dilinde de kelimeleri seçerken dikkat ederler. Böyle davranmalarında bu ilke kadar sözlerinin etkili olmasının da mutlak bir payı vardır.
Dil bizim göz bebeğimizdir. Onu korumalıyız. Türkçe hususunda dilimizin güzelliği için hassasiyet göstermeliyiz. Diline sahip çıkmayanlar an gelir dinini de kaybedebilirler.
Dilimize anlamlı ifadeler yüklemek isteyen bizler bunun güzelliğini neden düşünemiyoruz? Kendi hayatımızda güzelliklere güzellik katmak isteyen bizler dilimize de gereken özeni göstermeli ve güzel konuşmanın yollarını aramalıyız. Unutulmamalıdır ki kelimelere yüklenilen anlamlar kadar kullanılan dilin de insanın kültürünü ifade ettiğini bilmeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder