28 Ocak 2008 Pazartesi

Tatlı Dil

Sadi şark klasiklerinden olan Bostan isimli eserinin yazılış sebepleri arasında:”Mısır’dan gelenler şeker getirirler” demekte, bunu mecazi olarak, “Manadan anlayanlar kağıt üstünde taşıdıkları şekerdi” sözleriyle ifade ederek on tane terbiye kapısından söz eder. İnsanların yaşantısında oldukça önemli olan bu kapılar, bu değerler şunlardır: adalet, ihsan, sevgi, sarhoşluk ve cezbe bölümü, “gönülsüzlüğe”, “Rıza’ya kanaatkâr olanların vasıflarına dair, terbiye âleminden, tövbeye, doğru yola ve münacat’a dairdir.
Bazen insan çok kötü duyguları yaşadıktan sonra kabaran dalgalar misali durur, gönlü sükûn bulur. İnsan hayatında gel-gitler bitmez. Ama her şeyden evvel sabırlı olmayı bilmek gerekir. Az da olsa bir kısım insanlar yüce ve soylu duygulara sahiptirler. Bu duygularda yukarıdaki kıstaslar mutlaka olmalıdır ve iyi bir hayat için de etkilidir.
İnsanoğlu her şeyin iyisini ve güzelini arzu eder. Arzunun kuvvetlisi ve de sağduyulu hali bu iyi hasletlere kavuşmada yetkince bir sonuç olarak karşımıza çıkabilir.
İnsan ne istediğini iyi bilmelidir.
Arzu etmek istemek değildir; heva insanda her ne kadar iştiyakla tetikleme gibi bir halde karşımıza çıksa da makul ve mantıklı bir sonuç gerçekleşmez. Davranışlarda olgunluk beklemek düşüncelere yer etse de bazen istenilenin tersini yapmak gibi eğilimlerle karşı karşıya kalırız ve bu isteğe boyun eğeriz.
Dilin önemi ortadadır. Sadi’nin söylediği gibi tatlı bir dil eksik olmamalıdır. Çünkü “tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” darbımeseli bunu iyi bir şekilde nitelemektedir.
Sözün başı tatlı dil olduğuna göre tatlı dilin de sevgiyle bir ilintisi vardır. İçinizdeki cevher ne ise o dışarı taşar. Sadi ile başladık Sadi ile devam edelim: “…doğrusunu ister misin, seni sevgiliden ne alı korsa asıl sevdiğin odur.” Çok basit, sıradan ancak bir o kadar da anlamlı bir söz. Sevmenin halini anlatan bir söz… Sevdiklerimize karşı çoğu kez görevimizi yapamayız. Bazı şeyler bizi engeller; bize mani olanlarla oyalanmak bir bakıma onu sevmek demektir. Kitap okumayı sevip de televizyon seyretmek gibi; televizyonda önemli bir programı takip etmek isteyip de başka bir iş yapmak gibi. Bir şeylere karşı olan sevgilerimiz bazen yer değiştirse de…
Benjamin Franklin demiş ki: “Eğer sevilmek isterseniz, önce sevin ve sevimli olun.” Bu söz de bir bakıma tatlı dil ve sevginin izharıdır. İyi davranışların ve sıcakkanlılığın bir nişanesi; sevmek, sevinmek ve sevilmektir. İnsanın hem kendisine hem de çevresindekilere karşı yüzündeki sıcaklık, konuşmasındaki samimiyet, muhabbet tatlı dil ve sevginin tezahürüdür.
Şairimiz İnci Okumuş “Söz İli” isimli şiirinde bu gerçeği ifade etmektedir. Şiirin son dörtlüğüyle tatlı dilin sevgisini tasvir edelim:
Söz iline arılar gider
Özünde bel olur
Dudak peteğine konar
Dile bir hal olur
Olursa bir hal tatlı dilden ve o dildeki sevgiden olsun diyoruz.

Hiç yorum yok: